Bu sene kalbi o kadar yorulmuştu ki..Rapunzel gibi
olan saçlarını bile kesmişti ve hiç birşey hissetmemişti.. Kalbini
değiştirme vakti gelmişti. Rüzgardan, sıcaktan, soğuktan, yağmurdan
etkilenmeyen, kimsenin kıramayacağı bir kalbe ihtiyacı
vardı...
Beynin de onlarca düşünce ile birlikte, yılbaşı
ağacı almak için dolandırıyordu ki karşısına kaktüsten bir kalp çıktı..
Her yılbaşında kendine küçük bir hediye alırdı ve işte bu yeni yıl
hediyesini bulmuştu..
Hemen onlarca kırmızı ve yeşil saksının arasında
kaybolmuş gri saksılı kalbini/kaktüsünü seçti ve zarar görmemesi için
özenle elinde dikkatlice taşıdı. Önüne değil de kaktüsüne bakarak
ilerliyordu kadın, adımını dışarı attığında bir süprizle
karşılaştı. heryer bembeyazdı.. Hemen gözlerini kapattı, kafasını göğe
kaldırdı "end of an era" çalmaya başlamaşın mı tamda bu anda.. Şarkı
bitene kadar kalbinin içindeki herkesi affetmeye çalıştı,
affedemedikleri de oldu tabi..
Önce affettikleriyle sonra
da yorulan kalbiyle vedalaştı. Kaktüsünün ise can suyu kar suyu oldu..
Oysa güneş enerjisi ile çalışan, kardan nefret eden kadın, belki de ilk
defa kar yağarken mutlu oldu...Sanırım hediye etkisini hemen
göstermişti, kalbi donmaya başlamıştı!
Bir de günlerden cumaydı, kadın ise işe gitmemişti,
ve evinden uzakta bulunduğu bu şehri karlar içinde ilk görüşüydü.
.Üstelik o gün ilk defa da çam ağacı süslemişti…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder