Seyahat etmenin benim için bir bağımlılık olduğunu söylemiş miydim? Kendi
kendime sakince oturturken birden Pegasus’tan gelen bir mail ile saatler
içerisinde karar vererek Paris gidiş Amsterdam dönüş olmak üzere rotamızı
çizdik.
Ve artık Paristeyiz. Biz Pegasus ile Orly Havaalanına iniş yaptık. Orly
Havaalanı şehir merkezine biraz uzakta ve tren, metro gibi aktarmalar ile şehir
merkezine ulaşabiliyorsanız. Biz bunun yerine yolculuğumuzdan 1 gün önce
"Paris Dolmuşcusu" adında türk bir firmaya internet üzerinden
rezervasyon yaptırdık. Havaalanından bizi karşılayıp otelimize kadar
bıraktılar. Fiyatlarını internet sitelerinden bulabilirsiniz. Eğer Paris'e 2
kişiden fazla gidiyorsanız Paris Dolmuşçusu oldukça avantajlı çünkü metro,
tren, otobüs gibi ulaşım araçlarına da neredeyse aynı ücreti ödüyorsunuz. Ya da
kalacağınız otelin havaalanına shuttle hizmeti varsa onu da tercih
edebilirsiniz. Paris’te ulaşım diğer Avrupa ülkelerinden biraz daha pahalı.
Eğer metro veya tren tercih edecekseniz mutlaka küçük bir valiziniz olsun çünkü
insanlar için geniş kaldırımlar yapan Paris ne yazık ki metrosunda valizi olan
veya engelli insanları hiç düşünmemiş, metrolar oldukça eski ve inanılmaz çok
merdivenden oluşuyor, yürüyen merdiven ise malesef Paris
metrolarında yer almıyor.
Ve kısa bir zaman içerisinde otelimizdeyiz. Amelie Hotel de konakladık.
Beklentinizi yüksek tutmazsanız amacınız sadece uyumak için otele gitmekse
kesinlikle tavsiye ederim. Oldukça küçük bir otel ama fiyat performans,
temizlik ve konum itibari ile başarılı bir otel. Tabi yine belirtmekte fayda
var otelde asansör yok, merdivenler ise oldukça dar eğer valiziniz küçükse bu
otelde çok rahat konaklayabilirsiniz. Eğer Kaş’ ta herhangi bir pansiyonda
konakladıysanız bu otelde de oldukça rahat konaklayabilirsiniz J Otelimiz oldukça merkezi bir konuma sahipti şöyleki Eiffel Kulesine
yürüyerek 10 dk mesafedeydi, üstelik metro istasyonuna da çok yakındı. Ancak
biz metroyu sadace Montmartre bölgesine giderken ve otobüs garına giderken
kullandık. Onun dışında her yeri yürüyerek gezdik. 3 gün boyunca sürekli
yürüdük adım sayar ile günde yaklaşık 25.000 adım attığımız ölçtük. Evet
çok yorulduk ama kesinlikle değdi. Ben yürüyerek şehri keşfetmeyi daha çok
sevenlerdenim.
Şimdi gelelim Paris'te nereleri gezdik. Gitmeden önce bazı bloglardan ve
internet sitelerinden yararlanarak bir program çıkartmıştım. Tamamen o programa
uyarak gezimizi gerçekleştirdik. Öncelikle offline Paris city map’i telefonunuza
yüklemenizi tavsiye ederim. Böylece kaybolma olasılığınız tamamen ortadan
kalkmış olur ve hiç kimseye bir şey sormadan rahatlıkla gezmek istediğiniz her
yeri gezebilirsiniz.
İlk olarak tabi ki Eiffel Kulesi'ne gittik. Birçok insanın Eiffel’i sadece
demir yığını olarak görmesine rağmen ben gerçekten çok etkilendim büyüklüğü ile
oldukça görkemliydi. Kısıtlı zamanı olanlara kuleye çıkmak yerine eğer
gittikleri mevsim uygunsa çimlere uzanıp keyif yapmalarını öneririm. Eğer bizim
gibi kışın gidenlerdenseniz Eiffele çıkmak için saatlerce sıra beklemek yerine
dönme dolaptan şehri izleyebilirsiniz. İlla çıkacağım diyorsanız da mutlaka
gitmeden önce online bilet alın. Ancak çok önceden almanızda fayda var biz
Aralık ayında online bilet almak istediğimizde en erken Şubat ayına bilet
satışı vardı. Yani online bilet alacaksanız bile sakın son ana bırakmayın,
Paris’e gitmeye karar verdiğiniz anda uçak biletinizden sonra alacağınız ilk
bilet olsun.
Eiffel’in her saat başı ışıkları yanıp sönüyor ve çok güzel bir görüntü oluyor.
Bu görüntüyü de karşıda merdivenlerden izleyebilirsiniz.
Dönme dolaptan hem Paris'i görün hem çocukluğunuza dönün |
Ooo Şanzelize şarkısı eşliğinde yürüyünüz :) |
Biz ilk günümüzü Eiffel Kulesi
,Trocadero, Zafer Anıtı, Champs Elysées,
Concorde Meydanı, Pont Alexandre, Jardin des Tuileries, Pont des Arts, Saint
Michel' i gezerek ve Champs Elysées de kurulan noel pazarlarında sıcak
şarap içerek geçirdik. Soğuk havada içinizi ısıtmanın en iyi yolu J Gezdiğimiz yapıların tarihinden ve özelliklerinden bahsetmeyeceğim, birçok internet
sitesinden bu bilgileri edinebilirsiniz.
Louvre Müzesi |
İkinci günümüzde ise Louvre, Rue Mouffetard,
Pantheon , Jardin du Luxemboug, Saint Michel, Notre Dame gezerek geçirdik. Eğer
Louvre Müzesi'ne girecekseniz sabah erkenden gitmenizi tavsiye ederim çünkü
günün büyük bir kısmını bu müzede geçirmiş olacaksınız.
Louvre'un tam karşısında tax free parfüm alışverişi yapabileceğiniz Benlux bulunuyor burayı gezebilirsiniz ancak biz fiyatı uygun olana bir ürüne rastlayamadık karşılaştırdığımızda Türkiye'de ki free shoplar daha uygundu.
|
Notre Dame Katedrali |
Notre Dame Katedrali'nin arkası |
Sacré Coeur |
Üçüncü günümüzde ise Opera, Sacré
Coeur, Montmartre , Moulin Rouge, Bastille Meydanı, Place des Vosges, Marais,
Centre Pompidou gezerek geçirdik. İlk 2 gün tamamen her yere yürüyerek gittik
ama artık metroya binme vakti gelmişti çünkü Montmartre şehrin biraz dışında ve
bir tepede yer almakta. Metro durağında indiğinizde hemen sizi bir park
karşılayacak bu parkta 400 dilde seni seviyorum yazılmış bir pano yer alıyor.
Bu panonun önünde Pakistanlı bir çift ile tanıştık yıl dönümlerini kutlamak için
bu parka gelmişlerdi ve parkta bulunan herkese turta ikramında bulundular J
"seni seviyorum" u bulun bakalım :) |
Teleferik ile veya yürüyerek Sacré Cœur Bazilikası’na çıkabilirsiniz, Bu
yapı büyük kubbesiyle oldukça ihtişamlı bir klisedir. İçeriye girmek serbest
fakat fotoğraf çekmek kesinlikle yasaktır. Hatta fotoğraf çekerken
yakalanırsanız sizi yaka paça dinlemeden dışarı atabiliyorlar. Yapının önündeki
terastan Paris’i izlerken Amelie filmini anımsayabilirsiniz. Montmartre
ressamlar tepesi olarak anılmaktadır burada bolca ressamla karşılaşabilirsiniz,
isterseniz resminizi de yaptırabilirsiniz.
Eğer 4. Gününüz de varsa Orsay Müzesi’ne giderek değerlendirmenizi
tavsiye ederim.
Ressamlar Tepesi |
Moulin Rouge |
Biz 3. Günümüzün gecesinde otobüs ile Amsterdam’a geçtik. Bunun içinde Paris’te
metro ile aktarma yaparak Gallieni durağında inmelisiniz böylece otobüs
terminalinin içine girmiş olacaksınız. Gitmeden 1 ay önce Amsterdam’a biletlerimizi
almıştık sonrasında ise Eurolines hakkında bol miktarda kötü yorum duyduk,
okuduk ama bu yorumları kulak ardı etmelisiniz bence gayet iyiydi otobüs
üstelik wifi de vardı J. Evet bizde ki gibi bilet aldığınızda size
koltuk numarası vermiyorlar, mail adresinize gelen bilet ile otobüs saatinden
biraz önce gidip check in yapmanız gerekiyor ve sonrasında herkes rastgele bir
koltuğa oturuyor. Otobüslerde ikram yok o yüzden yanınıza suyunuzu,
yiyeceklerinizi almanızı öneririm.
Gezmenin yazı kışı olmaz
her mevsim gezilir. Aralık ayında Paris yaklaşık 10-12 derecelerdeydi. Tahmin
ettiğimiz kadar soğuk değildi sürekli dışarda olmamıza rağmen hiç üşümedik ve
çok rahat gezdik. Her yer ışıl ışıldı, noel pazarları kurulmuştu. Eminim
baharda çok daha güzeldir ancak eğer kışın gidecekseniz mutlaka Aralık ayında
gitmenizi öneririm böylece Christmas süslemeleri ile şehrin en canlı dönemine
tanıklık etmiş olacaksınızdır.
Ayrıca 13 Kasım sonrası
Paris’e gitme konusunda endişe yaşayanlar için belirtmeliyim ki bende endişelerle
gittim, insanların dışarı çıkmaya korktuğunu, sokakların boşaldığını duymuştum ama
hiç öyle görünmüyordu, sokaklar cıvıl cıvıldı. Ben daha önce Paris’i görmemiştim, ama beraberimdeki arkadaş grubum
görmüştü ve bir değişiklik olmadığını söylediler. Paris’te her yerde asker ve
polisler geziyor. Özellikle turistik yapıların önlerinde ve yakınlarında
sayıları artıyor. Tabi ki turistlik yerleri gezerken ellerinde otomatik silahlı
askerleri görmek hoş olmuyor belki de bu yüzden kalabalığa rağmen şehir oldukça
sakin ama bu sizi ürkütmesin aksine daha güvende hissedebilirsiniz. Alışveriş
yapmak için mağazalara girdiğinizde ise sizden çantanızı ve montunuzu açmanız
isteniyor. Üstünüze alınmayın herkese aynı uygulamayı yapıyorlar.
Herhalde Paris dünyanın
en burjuva şehri, çok derin bir ruhu var şehrin mutlu, dopdolu bir geçmişi olan,
saygılı hatta huzurlu, gezilmesi gereken bir şehir, içerisinde herkesi, her
şeyi barındırıyor. Kimileri aşk şehri der, kimileri tarih şehri ikisi de geçerli
Paris için. Şehrin sokaklarında dolaşırken ayrı bir hava hissedecekseniz hem
tarih kokacaktır hem de aşk. Notredam Katedrali'nin görkemini, Eiffel kulesinin özellikle gecenin muhteşem
manzarasıyla birleşince nasıl olacağını görmelisiniz.
Son olarak Paris’te ne yiyelim derseniz maalesef size öneride bulunmayacağım
çünkü Fransız mutfağından ben pek hoşlanmadım ve 3 gün boyunca hep İtalyan
mutfağı yedik. Hatta öyle ki İtalya’da bile yemediğim kadar güzel pizzayı Paris’te
yedim. Bu konuda oldukça başarılılar.
Kendilerine özgü soğan çorbası, ördek ciğeri var ben bunları denemedim ama deneyen
arkadaşlarım da tavsiye etmediler, peynirleri de bence kokuyor tabi damak zevki
dilerseniz deneyebilirsiniz J
Ama ne içelim derseniz tabi ki şarap J Öyle ucuz ki marketlerde alıp Eiffel’in önünde çimlerde içmeden de dönmeyin derim J
Ama ne içelim derseniz tabi ki şarap J Öyle ucuz ki marketlerde alıp Eiffel’in önünde çimlerde içmeden de dönmeyin derim J
Hayat Güzeldir!
Canım çok güzel anlatmışsın, o günlere döndüm okurken. 1 hafta oldu döneli, sanki çok zaman geçmiş gibi. Özledim Paris sokaklarında dolaşmayı.
YanıtlaSil